İNSAN YAPISI VE SUÇ İLİŞKİSİ ÜZERİNE…

28.09.2025

 

1. GİRİŞ

Konu başlığı bir yönüyle psikoloji, bir yönüyle biyoloji bir yönüyle de kriminolojinin alanına girmektedir. Birden fazla bilim alanında ortaya konan bir çok teoriyi anlatmak doğal olarak bu yazının kapsamının çok ötesindedir. Bu yazıdaki maksadımız, geçmişte suç ile suçlu arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya yönelik ortaya atılan; bir çoğu güncel olmaktan uzak ancak ilgi çekici hususlara yer vermektir.

 

Soruşturma kapsamında mülakat deneyimi üst düzey olan kişiler de dahil olmak üzere, özellikle kurum içi düzenlemelere yönelik ihlalleri araştıran denetçilerin üzerinde anlaşacağını düşündüğümüz birincil prensibin; kişinin ortaya koyduğu tepkiler ya da anatomik özellikler değil; sağlam kaynaklardan edinilmiş ve ikna edici birincil kanıtlar elde etmek olduğudur. Bu kanıtlar ve diğer derecedeki kanıtlar elde edildikten sonra yapılacak mülakatın en faydalı sonucu verebileceğini düşünmekteyiz.

 

2. SUÇ NEDİR? SUÇUN UNSURLARI NELERDİR?

Adalet Bakanlığımızca[1], suçun tanımı; “Türk Ceza Kanunda veya ceza hükmü içeren diğer kanunlarda düzenlenerek hukuka aykırı nitelikte ve cezai yaptırımı bağlanmış fiiller” olarak yapılmıştır.

Suçun maddi unsurları; fiil, fail, mağdur, konu, sonuç ve nedensellik iken manevi unsurları ise kast (doğrudan veya olası), bilinçli/bilinçsiz taksir ve sonucu nedeniyle ağırlaşmış suç olarak belirtilmiştir[2]. Dolayısıyla suçlunun (fail), suçun maddi unsurlarından biri olduğu görülmektedir.

 

3. SUÇLU TİPOLOJİSİNE YÖNELİK YAKLAŞIMLAR

Suçlu davranışının açıklanmasına yönelik olarak yaklaşımlar şu şekilde sınıflandırılabilir[3]:  Bireysel (klasik ve neo-klasik, pozitif okul ve coğrafi ekol), psikolojik, biyolojik ve sosyolojik teoriler. Yazımızın konusu olan kısım ise bu sınıflandırma içinde yer alan biyolojik teorilerdir.

 

Anatomik/biyolojik yapı ile insan davranışları arasındaki ilişkiye yönelik değerlendirmelerde bulunan düşünür/bilim insaları arasında[4]: Aristo, Hipokrat, Galien, Giambattista Della Porta[5],  Charles de Brun, Johann Caspar Lavater, Franz Josef Gall, Jean Gaspard Spurzheim, Ernest Kretschmer, William Herbert Sheldon ve Louis Corman yer almaktadır.

 

Çok eski dönemlerde yaşamış düşünler ile başlansa da özellikle ortaçağda bilimsellikten uzak (şu insan şu hayvana benziyor şeklindeki), tutucu ve olumsuz yaklaşımlardan kaçınarak suçun işlenmesine yönelik nedenleri bilimsel olarak ilk ele alan Pozitivistler ve Pozitivist Okul ile başlayıp yazımızın konusu olan biyolojik okula yönelmek anlamlı bulunmuştur.

 

İlk pozitivist yaklaşımlar suçun nedenlerini biyolojik faktörlerde aramışlardır[6] ve onlara odaklanmışlardır.

 

Suç ve ceza ile ilgili orta çağ görüşlerini geçmişin tozlu sayfalarına kaldırdığı anlaşılan[7]  ve Pozitivist okulun kurucusu olarak belirtilen[8] Cesare Lombroso, bu hususta değinilmesi gereken ilk bilim insanlarındandır.

 

Lombroso’nun ilk çalışmalarında başın şekli, elmacık kemiklerinin dışa doğru, alnın geriye yatık, düz bir çene kemiği, el ve ayak parmaklarının bozuk şekilli olmasıyla “goril” tipine benzetilen suçlu tipolojisi[9], suç ile insan biyolojisini ilişkili hale getirmektedir. Lombroso’nun “biyolojik kader” olarak yaptığı değerlendirmelerin temellendirmesine yönelik çalışmaların Sheldon tarafından yapıldığı[10] belirtilmektedir.

 

Lombroso’nun “criminoloid” olarak adlandırdığı suçlu tipinde ise zaman zaman suç işleyen kişiyi anlattığı ve bu tip kişilerin işlediği suçlarda fırsat ve çevrenin suçu hızlandırabilen etkenler olduğu belirtilmektedir[11].

 

Lombroso, doğuştan suçlu yaklaşımını, ekonomik, sosyal ve politik faktörleri de değerlendirmeleri arasına alarak[12] genişletmiştir.   

 

Lombroso’nun[13] suçun nedenleri ile ilgili olarak: hava sıcaklığı ve iklim, ırk etkileri[14], kültür, nüfus yoğunluğu, açlık, alkolizm (ve uyuşturucu), eğitim düzeyi, aile ve terbiye, kalıtım, yaş, cinsiyet, medeni hal ve meslek gibi hususları değerlendirdiği görülmektedir.

 

Lombroso dışında, okula katkı sağlamış diğer bilim insanları içinde Kretschmer, Sheldon ve Corman önde gelmektedir.

 

Somatotip Okulu olarak da isimlendirilen okul, vücut yapısı ile davranış arasındaki ilişkiye yoğunlaşılmış olup bu okulun başlangıcı Ernst Kretschmer’in çalışmalarıyla anılmaktadır[15].

 

Kretschmer’in çalışmaları kapsamında insan yüzü; astenik, atletik ve piknik yüz olmak üzere üç ayrı şekilde ele alınmıştır[16].

 

Atletik Tip’in saldırganlık ve şiddet suçlarıyla, Piknik Tip’in hırsızlık türü suçlarla ve Astenik Tip’in ise nitelikli ve varlığa karşı suçlarla ilişkilendirdiği belirtilmektedir[17].

 

Sheldon’da ise insanda üç ana beden tipi (morfolojik eksen) ve üç psişik yapı olduğu belirtilmektedir[18]: Beden Şişman (toplu) görünümle karakterize edilen Endomofizm, kaslı, kemikli, köşeli görünümle karakterize edilen Mezoformizm ve ince bedenli ve zayıf görünümle karakterize edilen Ektomofizm. Psişik yapı olarak ise viserotoni, somatotoni ve serebrotoni.  Bu tiplerin her biri farklı mizaçlara ve önceliklere sahip olarak davranmaktadır.

 

Louis Corman’ın ise yüz şekilleri üzerinde çalışmalar yürüttüğü ve kişi yüzünün yayılmış ya da dar oluşuna göre farklı kişilik özellikler sergilediği şeklinde değerlendirmelerde bulunduğu görülmektedir[19].

 

Yukarıda yer alan anlatımlarda, özellikle Ortaçağ karanlığında gelişmiş suç-suçlu yaklaşımlarından ayrılarak suç-suçlu ilişkisine dair bilimsel yaklaşım sunmak tabii ki değerli olmakla birlikte, günümüzde durum farklılaşmıştır.

 

Fiziki niteliklerin suç davranışındaki etkilerini tanımlamak amacıyla yapılan suçlu görünümüne yönelik değerlendirmelerin tüm suçluları temsil etmesi doğru olmaz[20]. Keza, yüksek bir etik  ve ahlak bilincine sahip kişilerin suçtan kaçınacağı ve doğru ile yanlışı birbirinden ayırabileceği belirtilmelidir.

 

4. GENEL DEĞERLENDİRME ve SONUÇ

Yukarıda bahsi geçen hususların en önemli olduğu nokta kanaatimizce, Ortaçağ karanlığından ayrılmaya yönelik bilimsel gerçeğe ulaşma arzusunu taşıyor olmalarıdır.

Çalışmamız kapsamında değinilen kaynaklara ulaşılarak bahse konu çalışmalar hakkında, örneğin  vücut tiplerinin şekilleri, yüz tipleri vb. görseller incelenebilir ve daha detaylı bilgi edinilebilir.

 

Toplumsal suçlardan ayrışarak kurumlarda vuku bulan ve kurum yönergelerine aykırı fiillerin araştırılmasında, iç denetçiler ya da iç soruşturma uzmanları görev yapmaktadır. Bu noktada en önemli olan husus, çalışmalarda doğrudan kanıtların zamanlı şekilde elde edilmesi ve değerlendirilerek aksiyon alınmasıdır. Doğrudan kanıtlar ile ilerlenmesi ve bu doğrudan kanıtların işaret edeceği hususlarda somut deliller elde edecekleri ek çalışmaları yapıyor olmaları gereklidir.

 

Günümüzde, yazılı anlatım analizi, mikro ifadeler, vücudumuzdaki istemsiz kasların (örneğin göz bebeği hareketi gibi) ve beden dili analizi gibi yalan beyanı anlamaya yönelik bir çok yöntemin olduğu, internette biraz gezinildiğinde bile görülmektedir.  Tüm bu bilgiler neticesinde, özellikle kurumlar kapsamındaki araştırmalarda başta tesis edilmesi gereken hususun; hakkaniyetli ve ketumiyet ile yürütülen çalışmalar neticesinde, ortaya konan deliller ile birlikte bir değerlendirme yapılmasıdır.

 

Saygılarımızla.

 

 

 

DİPNOTLAR ve KAYNAKÇA

 

[1] T.C. Adalet Bakanlığı, Suç Nedir?, https://magdurbilgi.adalet.gov.tr/298/Suc-Nedir , Erişim Tarihi: 20.09.2025.

 

[2] Yasemin IŞIKTAÇ, Adalet Psikolojisi, İstanbul Üniversitesi AUZEF (ders notları) s.63.

 

[3] Senem BURKAY, Suç Teorileri ve Suç Olgusu: Antalya Örneği, Akdeniz Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Antalya, 2008, s.22.

 

[4] Tuncel ALTINKÖPRÜ, Beden Yapısı, Yüz Yapısı ve Karakter, Altınköprü Yayınları Psikolojik Seri:2 İstanbul 1978, ss. 5-23.

 

[5] Tülin Günden İÇLİ, Kriminoloji, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 1994, s.51.

 

[6] İÇLİ, a.g.e., s.39.

 

[7] Cesare LOMBROSO, Suç İşlemenin Sebepleri, Çev: Ord. Prof. Şadi IRMAK, Aydın GÜLER Kitapevi, Istanbul, 1963, s.6.

 

[8] Charles Mc CAGHY, Deviant Behaviour, Crime, Conflict and Interest Groups, Mac Millan Pub. Comp. New York, 1975, p.40 ‘dan aktaran İÇLİ, a.g.e., s.40.

 

[9] N. SARAN, İstanbul Şehrinde Polisle İlgisi Olan Onsekiz Yaşından Küçük Çocukların Sosyo-Kültürel Özellikleri Hakkında Bir Araştırma, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Istanbul, 1968’den aktaran Nihat AYCAN, Suçun Sosyolojik Açıdan Temellendirilmesi Üzerine Bir Deneme, İstanbul Üniversitesi, Doktora Tezi, İstanbul1991, s.44.

 

[10] N. SARAN’dan aktaran N. AYCAN, a.g.e., s. 44.

 

[11] İÇLİ, a.g.e., s.41.

 

[12] Cumali ÇATAK, Suç ve Kültür İlişkisinin Adli Antropoloji Alanında Kullanılması, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2020, s.18.

 

[13] LOMBROSO, a.g.e., ss. 15 - 55.

 

[14] Eserdeki bazı hususlarda yazarın görüşlerine katılmasak da eserin içinde yer alması nedeniyle belirtiyoruz.

 

[15] İÇLİ, a.g.e., s.55.

 

[16] T. ALTINKÖPRÜ, a.g.e., s.140.

 

[17] Ernst KRETSCHMER, Beden Yapısı ve Karakter: Konstitüsyon Problemi ve Mizaçlar Bilgisi Hakkında Araştırmalar, Çev. Mümtaz TURHAN, Ankara, Maarif Vekilliği Yayınevi, 1945, s.11 vd.’den aktaran IŞIKTAÇ, a.g.e., ss.81-82.

 

[18] T. ALTINKÖPRÜ, a.g.e., s.106, 107 ve 117 incelenebilir.

 

[19] Değerlendirmeler için lütfen bknz. T. ALTINKÖPRÜ, a.g.e., ss. 149 - 151.

 

[20] Bknz. BURKAY, a.g.e., s.41.